Karma Ekonomi Ne Zaman Bitti? Bilimsel Merakla “Bitmeyen” Bir Hikâyenin İzinde
Şunu en başta söyleyeyim: “Karma ekonomi ne zaman bitti?” sorusu, bilim insanlarının tek bir tarihle yanıtlayabildiği türden değil. Çünkü karma ekonomi bir anahtar çevrilir gibi kapanan bir sistem değil; ülkelerin zaman içinde kamu ve özel sektör ağırlıklarını yeniden ayarladığı, dalga dalga ilerleyen bir süreç. Yine de bu soruyu sormak çok değerli: Hangi dalgada neler değişti? Hangi kanıtlar bize “bitti” diyemeyeceğimizi gösteriyor? Gelin, veriye ve araştırmalara yaslanarak sade ama derin bir yolculuk yapalım.
Karma Ekonomi Nedir ve Neyi “Bitirmek” Ne Anlama Gelir?
Karma ekonomi, kabaca devletin (kamu) ve piyasanın (özel sektör) birlikte var olduğu ekonomik yapıdır. Devlet bazı sektörlerde üretici veya düzenleyici olabilir; özel sektör ise rekabet, yenilik ve yatırımın ana motoru rolünü üstlenir. “Bitti mi?” demek, bu bileşimin bir ucunun tamamen ortadan kalktığını iddia etmektir. Oysa bilimsel literatür, ülkelerin çok farklı kombinasyonlarda “karma”yı sürdürdüğünü gösterir: Kimi ülkeler kamu-özel dengesini özelleştirmelerle piyasaya kaydırdı, kimisi stratejik sektörlerde kamu varlığını artırdı, kimisi ise kamunun rolünü üreticiden düzenleyiciye çevirdi. Demek ki “bitmek”ten çok, “evrilmek” söz konusu.
Veri Ne Söylüyor? Üç Büyük Dalga: Özelleştirme, Düzenleme ve Geri Dönüşler
1) 1980’ler–1990’lar: Özelleştirme Dalgası. Birçok ülkede kamu iktisadi teşebbüslerinin payı küçüldü; telekom, havayolu, enerji dağıtımı gibi alanlarda özel sektörün ağırlığı arttı. Ampirik çalışmalar, bu dönemde piyasa odaklı reformların verimlilik ve fiyatlandırma davranışlarını değiştirdiğini; ancak sonuçların sektör, ülke ve düzenleyici kapasiteye göre büyük farklılık gösterdiğini saptadı. Yani “piyasa = her yerde mucize” gibi tek cümlelik çıkarımlar bilimsel testten geçmedi.
2) 2000’ler: Bağımsız Düzenleyiciler ve Rekabet Kurumları. Özelleştirmeyi tek başına “çözüm” sanmanın yetmediği anlaşıldı. Elektrik, doğalgaz, telekom gibi ağ endüstrilerinde rekabetin çalışması için bağımsız düzenleyici kurumların tasarımı, şeffaf ihale süreçleri ve tüketici koruması öne çıktı. Akademik literatür, düzenlemenin kalitesinin yatırım ve hizmet kalitesi üzerinde belirleyici olduğunu, “özelleştir ve unut” yaklaşımının kısa süre içinde tıkandığını gösterdi.
3) 2010’lar–2020’ler: Geri Dönüşler ve Akıllı Devlet Tartışması. Küresel krizler (2008 finans krizi, pandemi, enerji şokları) devletin yeniden etkin bir aktör olmasını zorunlu kıldı. Stratejik tedarik zinciri güvenliği, yeşil dönüşüm, yarı iletkenler ve sağlık teknolojileri gibi alanlarda kamu-özel işbirlikleri, seçici sanayi politikaları ve destek mekanizmaları geri döndü. Bu dönüş, “karma”nın bittiğini değil, başka bir şekle büründüğünü gösteriyor.
“Bitti” Diyenlere Bilimsel Yanıt: Karışım Değişti, Sistem Değil
Akademik çalışmaların ortak bulgusu şu: Sonuçlar bağlama bağlıdır. Özelleştirme verimliliği artırabilir; ancak güçlü kurumlar ve iyi tasarlanmış rekabet çerçevesi yoksa tekel gücü, fiyat artışları ve yatırım eksikliği görülebilir. Benzer biçimde kamu mülkiyeti stratejik sektörlerde istikrar ve uzun vadeli yatırım getirebilir; fakat yönetişim sorunları, siyasi döngüler ve şeffaflık eksikliği verimliliği düşürebilir. Dolayısıyla bilimin önerdiği şey “ya hep ya hiç” değil; kanıta dayalı karışım ayarıdır.
Ölçümler Neyi Gösteriyor? Basit Bir Kontrol Listesi
“Karma ekonomi ne zaman bitti?”yi test etmek için şu göstergelere bakarız:
- Kamu mülkiyeti oranları: Devletin şirket varlıkları ve istihdamdaki payı dönem dönem azalır veya artar. Birçok ülkede 1990’lardan sonra azalmış; fakat stratejik sektörlerde tamamen sıfırlanmamıştır.
- Kamu harcamaları ve transferler: Kriz dönemlerinde kamu harcamaları genellikle yükselir. Bu bile tek başına “karma”nın devam ettiğinin kanıtıdır.
- Düzenleyici yoğunluk: Rekabet hukuku, tüketici koruması, çevresel standartlar… Piyasa işliyorsa bile, oyun sahası ve kuralları kamuca çizilmeye devam eder.
- Kamu-özel ortaklıkları (PPP): Altyapıdan sağlığa uzanan PPP projeleri, mülkiyetten bağımsız olarak kamunun “oyun kurucu” rolünü sürdürdüğünü gösterir.
Yanlış İkililerden Kaçınmak: “Devlet mi Piyasa mı?” Değil, “Nerede, Ne Kadar, Nasıl?”
Bilimsel literatür, ideolojik ikiliklerden ziyade mekanizma tasarımına bakar: Hangi sektörde hangi mülkiyet/düzenleme kombinasyonu toplumsal refahı yükseltiyor? Enerjide arz güvenliği, sağlıkta erişim, ağ endüstrilerinde doğal tekel sorunları… Her başlıkta cevap farklı olabilir. O nedenle, “karma ekonomi bitti” demek yerine şunu sormak daha doğrudur: Hangi bağlamda, hangi kanıta göre, nasıl bir karışım en iyi sonucu veriyor?
Tartışmayı Açılsın Diye Üç Merak Uyandıran Soru
- Krizlerin sıklaştığı bir dünyada, kamu müdahalesi olmadan stratejik sektörlerde dayanıklılık sağlanabilir mi?
- Özelleştirme tek başına yeterli değilse; hangi düzenleyici mimari yatırımı ve inovasyonu gerçek anlamda hızlandırır?
- Yeşil dönüşüm ve ileri teknolojilerde, kamu-özel işbirliğinin “en verimli karışımı” nasıl ölçülür?
Sonuç: “Bitiş Tarihi” Yok—Evrilen Bir Denge Var
Karma ekonomi, siyah-beyaz bir anahtar gibi “aç-kapa” yapılan bir sistem değil. 1980’ler özelleştirme dalgası, 2000’ler düzenleme devri, 2010’lar ve sonrası ise stratejik alanlarda kamunun yeniden güçlenmesi… Tüm bu evreler, bitişten çok adaptasyon anlatıyor. Bilimin bize söylediği şu: Doğru soru “Ne zaman bitti?” değil; “Hangi veri, hangi bağlamda nasıl bir karışımı öneriyor?” Durum değiştikçe karışım da değişecek—ve bu da karma ekonominin aslında neden bitmediğinin en güçlü kanıtı.
::contentReference[oaicite:0]{index=0}